Yıl 2005
New yorkta öğrenciyiz yeniyiz,epey toyuz.
Annemler bizi ziyarete geldiğinde ne kadar bildiğimiz yer varsa deli gibi gezdiriyoruz.
Civardaki tüm gezilecek yerler bitti bu defa babam Kanadaya gidelim dedi canımıza minnet tabi dedik.
Ne yorkta okula çook yakınmış konsolosluk, hemen başvuralım dedik.
Girer girmez yoğun bir göçmen topluluğu göze çarpıyor. Buzlar ülkesine girmek için bir sıra bir sıra aklınız almaz.
Ailecek görünce adamlar bir kıllandı, bildiğin anlam veremedi.
Ahret sualine çektiler, çapraz sorgulama filan şaşırdık.
Nasıl yani ailecek gezme de ne demek, neden beraber gidiyorsunuz, hepiniz mi gibi sorular sonsuz.
Oradaki görevli o kadar çok canımı sıktı ki ''Amerika varken neden sizin ülkenize göçeyim, vermezseniz vermeyin
pasaportumu iade edin demiştim. Sonuçta NY üniversite okuyabiliyorum param ve bursum var neden iltica edeyim ki
diye etkili bir bitiriş yaptım.
Adam özel odaya alıp bize ''Tüm evrakınız mevcut ama size acayip gıcık oldum, hiç vermek istemiyorum.
ama yasal değil ondan en kısa süreyi veriyorum'' diye itirafta bulunmuştu.
Aldık vizeyi ve hepimiz hayatımızdaki en saçma, en eğlenceli, en hızlı gezisini yaptık. Şehir adları, Niagara şelalesi ve vize macerası
dışında tek bir bilgi kalmadı aklımda. ha bir de korkunç soğuğu Eylülde donduk yahu!
Rotamız
New york üzerinden Thousands Island
en yakın sınır kapısından girerek
Ottawa
Montreal
Toronto
sınır kapısından Niagara falls ve evimiz Englewood
Ottawa güzel ve rahat bir şehirdi. Bence Kanadanın tüm şehirleri acayip rahat. İnsan yok sanki.
Arazi geniş, metrekareye düşen insan sayısı zaten az bir de kış aylarında hepten kara teslim.
Amerikadan yaşlılar daha ucuz ve uygun ve tabi sakin olduğu için burayı da tercih edebiliyor.
Gittiğimizde Eylül sonuydu ama deli soğuklar çoktan başlamıştı. Biz toy öğrenciler sadece üzerinde hırka ile yola çıkmıştık.
Anne ile gezmenin güzel yan kazık kadar olsan da senin için mutlaka ısıtan bir şey taşır.
Parlemento binası
Önündeki ateş ise 1916da meydana gelen yangının anısına hep yanmakta.
Bendeniz oyma heykel filan pek severim.
Kadınların seçme ve seçlme hakkını ve toplumda bir çok konusa söz sahibi olma hakkına ithafen meşhur kadınların heykelleri vardı.
adın haklarını temsilen yazar ve gazeteci Nellie McClung and politikacı ve kadın hakları savunucusu Irene Parlby heykelleri.
Ottawadan son bir foto gelsin o halde